Yıllardır devam eden, Galatasaray'ın çıkış yaptığı veya işleri biraz olsun yoluna koyduğu dönemlerde bu ligde hep bir değişim yaşanmıştır. Enteresan olan bu sezon aslında kötü gidiyor olmamıza karşın korkunun o denli büyük olması. Şu halimizdeyken bile önüne set çekmeye çalışanlar var. Malum 2 başkan, 3 teknik direktör değiştirip şampiyon olmuş kulübüz. Sağımız, sollumuz belli olmuyor. Olur ya bir patlama yapar takım, bir bakmışsın seriye bağlamışız, kupaya uzanmışız.
96-00 dönemine giden yolun taşları 1987'lerde döşenmeye başlamıştı. Derwall döneminde başlayan tesisleşmenin neticesini biz 13 sezon sonra UEFA Kupası ile aldık. Hoş arada az kalsın Kupa 1'i de kaldıracaktık ya kısmet olmadı. Biz dişimizle, tırnağımızla altyapıdan oyuncu yetiştirirken yatanlar 96-00 periyodunda sürekli olarak yabancı sınırı kaldırılsın diye tantana etmişlerdir.
Yıllar geçti, 2011-2012 ve 2012-2013 sezonlarıyla küllerimizden doğduk. Playoff çıkarttılar, açılan farkı kapattılar yine de şampiyon olduk. Üst üste 2. kez şampiyon olunca çanlar çalmaya başladı. Bir operasyon ile teknik direktöre kanca atıldı.
Biraz daha zaman geçti. Yabancı sınırı 14 dediler. Tamam dedik. İyi kötü bir kadro kurduk. Üzerine gittik teknik direktör ve başkan değiştirip şampiyon olduk. Bu sefer yabancı sayısı çok demeye başladılar.
Özetle bu ligde bizi durdurmak için yapılanların haddi hesabı yoktur. Detaya girsek ne efsaneler çıkar. Hüseyin Göcek ve benzer hakemlerin saha içerisinde yaptıkları çok ufak operasyonlar aslında. Sinek vızıltısı. Biz oyun olarak kötü bir dönemden geçmiyor olsak Göcek'i de kaleye sokar, yine maçlarımızı kazanırız. Ancak mesele bize top yekün saldırı yapılıyor olmasında.
Bu başkan kriz yönetimini pek bilmiyor. Doğrudur. Konuşmaları da bir garip. (Dursun Özbek kadar olmasa da) Belli ki çok uzun yıllar o koltukta oturamayacak. Ancak birlik beraberlik noktasında yaptığı açıklamalar bir çağrıdır. Her Galatasaraylı'nın ister başkanı ve yönetimini sevsin veya sevmesin, icraatları beğensin veya beğenmesin ciddi bir birliktelik sergilemesi gerekiyor. Başkan maalesef konuşma zamanlamasındaki hatalar ve en çok da sezon başında santrafor transferindeki hataları nedeniyle bu birlikteliği slogan vari konuşmalarına karşın istenilen noktaya taşıyamadı. Sağolsun Kulüpler Birliği denilen ne idüğü belirsiz yapı ultimatom niteliğinde bir yazı sürdü piyasaya.
Başkanın başlatamadığı birlik havasını bildiri harekete geçirdi. #SizHepinizGalatasarayTek hashtagi son baktığımda zirvedeydi. Bu birlikteliği hiç değilse bu sezonun sonuna kadar daim kılmak gerekiyor.
Şu bildiriyi okuyup, delirmeyen 1 tek Galatasaraylı olduğunu sanmıyorum.
Türkiye Futbol Federasyonu Merkez Hakem Komitesi tarafından dün sabah saatlerinde yapılan basın açıklamasında, Galatasaray-Konyaspor müsabakası orta hakemi Hüseyin Göcek ve VAR Hakemi Halis Özkahya’nın performanslarının yetersiz olduğu gerekçesiyle ikinci bir değerlendirmeye kadar "müsabaka hakemliği ve VAR görevlerine verilmemelerinin uygun bulunduğu" bildirilmiştir.
Ligimizde her daim hakem hataları olmuştur ve olacaktır. Çünkü insanın var olduğu her yerde hata da işin bir parçasıdır. Dünyanın birçok liginde de hakemlerin performansına bağlı uygulamalar mevcuttur. Kişisel yetersizlik gibi çok olağan ve beşeri gerekçelerle alınmış gözüken bu karar, ilk anda ilgili Kurulun görev ve yetki sınırlarında olağan bir uygulama zannedilebilir. Ancak özellikle Anadolu kulüplerine karşı yapılan çok daha fahiş hakem hataları karşısında Türkiye Futbol Federasyonu'nun bu defakine benzer refleks göstermediği ve benzeri kararlar almadığı herkesin malumudur.
Öte yandan bu tasarrufun zamanlaması ve uygulama biçimi de dikkate alındığında, yetki kapsamında masum bir karar olduğuna inanmak ve bunu savunmak, bu şartlarda mümkün değildir. Zira ilgili müsabakadan bir gün sonra istifasını açıklayan TFF Başkanvekili ve Milli Takımlar Sorumlusu Sn. Ali Dürüst’ün, müteakip 48 saat içinde bilinmeyen nedenlerle ‘Galatasaray’a daha iyi hizmet edebilmek için’ açıklamasıyla bu kararından vazgeçmesi ve daha bu geri dönüşün üzerinden 24 saat bile geçmemişken MHK’nın almış olduğu karar, sadece rastlantı ile izah edilemeyecek bir durum olmakla birlikte, kamuoyunda “birilerine belirli taahhütler verildiği” algısı yaratmıştır.
Kamuoyunda oluşan bu algı Türkiye Futbol Federasyonu ve Merkez Hakem Komitesi ile birlikte maalesef Türk futboluna da çok büyük zarar vermektedir.
Türkiye Futbol Federasyonu’nda görev alan hiçbir yönetici daha önce yöneticisi olduğu kulübün haklarını savunmak için Federasyon yönetiminde olamaz. Bu durum her takıma eşit mesafede ve adilce yönetilmesi gereken Türk futbolu için asla kabul edilemez.
Daha önce örneği ve uygulaması olmayan bu olaylar zinciri karşısında TFF ve özellikle MHK’nın bağımsız ve tarafsız hareket ettiğine inanmak ya da bu baskı altında bırakılan değerli hakemlerimizin, özellikle söz konusu takımın müsabakalarında bundan sonra bağımsız kararlar verebileceğine, adaleti istikrarlı bir şekilde sağlayabileceklerine inanmak mümkün değildir. Yıllarca, belli takımların maçlarına verilemeyen hakemler konusu gündemdeyken son yapılan uygulama sıkıntıyı daha ileri boyutlara taşımıştır.
Güven ve itimat duygusunun her türlü ilişkinin temelinde yattığını önemle hatırlatarak, Türk futbolunda güven, hakkaniyet ve adil rekabeti tesis etmede bir numaralı sorumlu olan Türkiye Futbol Federasyonu’nun sergilediği bu tutum ile güven müessesesine çok ciddi zarar verdiğini üzülerek görüyoruz.
Son olarak belirtmeliyiz ki; bir camianın adalet değil ayrıcalık talep etmesi Türk futbolunun hak ettiği adil yönetim ve eşit şartlarda mücadele etme fırsatı karşısındaki en büyük tehlikedir. Türk futbol ailesi olarak; bu gibi ayrıcalık taleplerinde bulunanın da, buna müsaade edenin de karşısında durulmalı ve tüm platformlarda gerekli şekilde mücadele edilmelidir.
Kulüpler Birliği Vakfı olarak Süper Lig’deki 17 takımın görüş birliğiyle hakemlerle ilgili alınan ve tek bir kulübün gövde gösterisi anlamına gelecek taraflı bu kararlardan derhal geri adım atılmasını beklediğimizi ve geri adım atılmadığı takdirde de Süper Lig Kulüpleri olağan üstü toplanıp Türk futbolunun adil yönetilmesi için hep birlikte ortak bir adım atacağımızı belirtiriz.
Saygılarımızla,
Kulüpler Birliği Vakfı